Cabir bin Abdullah'ın (ra) rivayetine göre Rasulullah (sas) şöyle buyurdu:
"İslam garip başladı, başladığı gibi garip olacaktır. O gariplere ne mutlu!" Sordular, "O garipler kimlerdir ya Rasulullah?". Rasulullah (sas) şöyle buyurdu: "İnsanlar bozulduğunda güzel halde bulunanlardır."
(Taberani, el-Evsat; Heysemi, Mecmau'z-zevaid, VII, 278. Benzer anlamda hadisler için bkz. Ahmed, Müsned, II, 177, 222; Abdullah bin Mübarek, Zühd)
Rasulullah (sas) şöyle buyurmuştur:
"İstikamet üzere bulunun. Bunun sevabını hesap edemezsiniz." (Ahmed, Müsned, V, 276-277; İbn Mace, Tahare)
Hasan-ı Basri, "Onlar düşünmezler mi ki büyük bir günde (hesap vermek için) diriltilecekler" (83/Mutaffifin, 4) ayetinin tefsiriyle ilgili olarak şöyle demiştir: "Vallahi onlar bunu düşünseler, doğruluk ve istikamet üzere olmaya çabalarlar."
(Beyhakî, Kitabü'z-Zühd, s. 56-57, nu: 16)
Süfyan bin Uyeyne şöyle demiştir:
"Sen Hak yolunu tut, Hak'la beraber olduktan sonra böyl insanlar az diye kendini yalnız hissetme."
(Beyhakî, Kitabü'z-Zühd, s. 56, nu: 11-12)
Vehb bin Münebbih anlatıyor:
Allah'ın salih bir kulu bir zâta uğramış. Onu mahzun ve kederli görünce, "neyin var, niçin mahzunsun" diye sormuş. O da, "falan adamın durumu beni hayrete düşürdü. İbadette senin de bildiğin yüksek derecelere ulaşmıştı. Ancak daha sonra dünyaya meyletti" demiş. Arkadaşı da "dünyaya meyledene hayret etme, istikamet üzere durabilene hayret et" diye onu ikaz etmiş.
(Abdullah bin Mübarek, Zühd, nu: 538)
Ebu Ali el-Cündî diyor ki:
"İstikamete talip ol, keramete talip olma! Zira nefsin keramet talep eder. Rabbin ise istikamet talep eder. Şu halde, Rabbinin talep ettiğini istemek, nefsinin talep ettiğini istemekten daha iyi ve güzel olur." (Eşrefoğlu Rumi, Nüzekki'n-Nüfus, İstanul 1972, s. 279)