Hâris İbnu Süveyd anlatıyor: "Abdullah İbnu Mes'ud (radıyallahu anh) bize iki hadis rivayet etti. Bunlardan biri Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)' dendi, diğeri de kendisinden. Dedi ki: "Mü'min günahını şöyle görür: "O, sanki üzerine her an düşme tehlikesi olan bir dağın dibinde oturmaktadır. Dağ düşer mi diye korkar durur. Fâcir ise, günahı burnunun üzerinden geçen bir sinek gibi görür" İbnu Mes'ud bunu söyledikten sonra eliyle, şöyle diyerek, burnundan sinek kovalar gibi yapmıştır.
Kaynak: Buharî, Da'avât 4; Müslim 3, (2744); Tirmizî, Kıyâmet 50, (2499, 2500). Kütüb-i Sitte Tercümesi, hadis nu: 949.
“Allah, kuluna, işlediği bir günah vesilesiyle de fayda verebilir.”
(İbn Ebi’d-Dünya, Hadislerde Tevbe, s. 107, n. 199; Kudâî, Müsnedü’ş-şihab, II, 159, h. 1095; Ebû Nuaym, Hilyetü’l-evliya, VIII, 199; el-Hindî, Kenzu’l-ummal, IV, 416, h. 10339)
“Canımı kudret elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, eğer siz hiç günah işlemeyecek olsaydınız, Allah sizi helak eder ve yerinize, günah işleyen, fakat ardından tevbe ve istiğfar eden kimseler yaratır ve onları bağışlardı.”
(Müslim, Tevbe, 9, h. 2748; Tirmizî, Daavat, 99, h. 3539)
Demek ki asıl olan günah işlememek değil, günahın pişmanlığıyla Allah’a yönelip O’nun merhametine sığınmaktır.