- İbn Ataullah İskenderi'nin (ks) Hikem-i Ataiyye adlı tasavvuf klasiği
- Şâzeliyye tarikatının Zerrûkıyye kolunun kurucusu Ahmed Zerruk el-Fâsî ks. (ö. 899/1493-94)
- Sultan II. Abdülhamid Han'ın devam ettiği Şazeli tekkesi Zâfir Efendi Tekkesi (Ertuğrul Tekke)
- II. Abdülhamid Han'ın Şazeli şeyhi Muhammed Zafir Efendi (ö.1903) ve kardeşleri
- Şâzeli tarikatına mensup Osmanlı padişahı II. Abdülhamid Han
- Unkapanı Şâzeli tekkesi (Şazeli Tekke Camii olarak bilinmektedir.)
- Gaziantepli Kadiri-Şazeli şeyhi Hasan Arslan Hocaefendi (ö.2011)
- ŞAZELİ ismi marka olarak TÜRK PATENT ENSTİTÜSÜ'ne 10 yıllığına tescil ettirildi!
- Buna göre, bir başkası tarafından bu isim kullanılarak matbaa, TV, radyo, gazete, dergi, yayınevi, takvim vd. bilumum basım-yayım, eğitim-öğretim, kültür hizmetleri gerçekleştilemez.
Tasavvuf Düşmanlığının Sebepleri
1- Tasavvufi eserlerde vâki olan tahrifler
Eserlerin el ile yazılarak çoğaltıldığı dönemlerde, İslam ve tasavvuf düşmanı olanlar büyük mutasavvıfların eserlerini istinsah ederken (yazarak çoğaltırken) bazı sözleri kasten değiştirerek veya kendi fikirlerini metne ekleyerek tarifat yapmışlardır. Muhyiddin İbnü'l-Arabi'nin eserleri buna maruz kalanların başında gelir.
İmam Şa'rani, kendi döneminde, Muhyiddin İbnü'l-Arabi'nin eserlerinden Fütuhat ve Füsusü'l-Hikem'de tahrifat yapıldığını tespit ettiğini kaydetmiştir. İmam Şa'rani'ye göre en emniyetli yol; mutasavvıfın kendi el yazısı ile yazılmış nüshayı ya da onun gözetiminde yazdırılmış nüshayı dikkate almaktır. (Mahir İz, Yılların İzi, İstanbul 1975, s. 229)
Bazen de mutasavvıfların eserlerinde tahrifat, Türkçe'ye tercüme eden kişiler sebebiyle gerçekleşmekte; mütercim tercüme edeceği metindeki sözleri ya anlayamadığından ya da kendince yanlış bulduğunda tercümeden çıkarmakta veya anladığı kadarıyla tercüme etmekte yahut yanlışı (!) düzeltmek adına kendi görüşlerini yazmaktadır.
2- Şathiyyat-ı Sufiyye
Tasavvuf diye özellikle, Allah'a yaklaşma sürecinde 'cezbe'ye tutulan, 'sekir' (manevi sarhoşluk) haline kapılan bazı sufilerin o halde iken söylediği şeriata aykırı görülen sözlere ('şathiyyat'a) odaklananlar tasavvufa karşı olmuşlardır. Hallac-ı Mansur'un, Bayezıd-ı Bistami'nin, İbnü'l-Arabi'nin, Seyyid Nesimi'nin bazı sözleri bu kabildendir.
3- Aşırı Akılcılık
Dini konu ve meseleleri anlama ve değerlendirmede aşırı akılcı yaklaşanlar, dinin manevi boyutuna ait nefsî ve kalbî tecrübeleri içeren tasavvufi görüş ve değerlendirme anlamlandıramamakta, yanlış anlamlandırmakta ve reddetmektedirler.
4- Aşırı Benlik
Nefislerindeki ucub ve kibir sebebiyle, hakikati sadece kendilerinin ifade ettikleri, diğer bazı mezhep ve gruplar gibi tasavvuf erbabının da yanıldıklarını hatta sapıttıklarını açıkça ve sıklıkla dile getirenler de tasavvuf karşıtları arasında yer almaktadır.
5- Tasavvufun Muhteva İtibariyle Diğer Dinlerdeki Bazı Telakkilerle Benzerliği
Bazı tasavvuf karşıları İslam tasavvufunun Yunan'dan, İran'dan, Hinduizm'den veya Musevilik'ten alındığını / aşılandığını iddia etmektedir. Her dinin maneviyatında, metafizik görüşlerde ve mistiklerin bazı nefsî / kalbî tecrübelerinde birtakım benzerliklerin olması onların bu yanlış tutumun sebeplerindendir. İbn Haldun'un da dediği üzere; tasavvuf her ne kadar dinî bir ilim olarak sonradan ortaya çıksa da aslı/esası ashab-ı kiram, tabiin ve onlardan sonra gelenlere dayanmaktadır. Ömer Rıza Doğrul'un ifadesiyle tasavvuf yabancı âmillerin tesiri altında doğan dini veya felsefi bir mezhep değildir.
6- Genel Olarak İslam Düşmanlığı
İslam dinini kabul etmeyen, elbetteki tasavvufu da reddedecektir.
Kaynak:
Kadir Mısıroğlu, "Tasavvuf Düşmanlığının Sebepleri", Lalegül Dergisi, Sayı: 4 (Haziran 2013), s. 72-77
7- Sahte şeyhlerden, onların sapık uygulamalarından veya sahte şeyhlerle ilgili haberlerden etkilenmek
8- Tasavvuf karşıtlarının tasavvufla ilgili konuşmalarını dinleyerek veya yazdıklarını okuyarak tek taraflı bilgilenmek
9- Cahil müridlerle görüşüp konuşmak ve tartışmak; eksik ve yanlış bilgilenmek
Bu durum, Müslümanların yaşayışlarına bakarak İslam dini hakkında karar vermeye benzer.
10- İçinde bulunduğu dini grubun/cemaatin tasavvufla ilgili görüşünü sorgulamadan kabul etmek