- İbn Ataullah İskenderi'nin (ks) Hikem-i Ataiyye adlı tasavvuf klasiği
- Şâzeliyye tarikatının Zerrûkıyye kolunun kurucusu Ahmed Zerruk el-Fâsî ks. (ö. 899/1493-94)
- Sultan II. Abdülhamid Han'ın devam ettiği Şazeli tekkesi Zâfir Efendi Tekkesi (Ertuğrul Tekke)
- II. Abdülhamid Han'ın Şazeli şeyhi Muhammed Zafir Efendi (ö.1903) ve kardeşleri
- Şâzeli tarikatına mensup Osmanlı padişahı II. Abdülhamid Han
- Unkapanı Şâzeli tekkesi (Şazeli Tekke Camii olarak bilinmektedir.)
- Gaziantepli Kadiri-Şazeli şeyhi Hasan Arslan Hocaefendi (ö.2011)
- ŞAZELİ ismi marka olarak TÜRK PATENT ENSTİTÜSÜ'ne 10 yıllığına tescil ettirildi!
- Buna göre, bir başkası tarafından bu isim kullanılarak matbaa, TV, radyo, gazete, dergi, yayınevi, takvim vd. bilumum basım-yayım, eğitim-öğretim, kültür hizmetleri gerçekleştilemez.
Veli (hadis)
Hz. Aişe'den gelen bir başka rivayette ilave: "Bir kere de sevdim mi artık onun gören gözü, düşünen aklı, konuşan dili olurum. Bana dua ettiğinde icabet ederim." (Ahmed, Müsned, VI, 256; Kudai, Müsned, II, 327; Heysemi, Mecmauz zevaid, X, 269, II, 247; Ali el-Muttaki el-Hindi, Kenzul ummal, I, 203)
Ebu Ümame-i Bahili: "Kulum nafilelerle bana yaklaşmaya devam eder, sonunda ben onu severim. Bir kere sevdim mi artık işiten kulağı, gören gözü, düşünen aklı, konuşan dili, akleden kalbi olurum. Bana dua ederse icabet ederim. Bir şey isterse veririm. Yardım isterse yardım ederim. Kulumun en sevdiğim ibadeti, bana karşı muhlis olmasıdır." (Taberani, el-Mucemül kebir, VIII, 244; Heysemi, Mecmauz zevaid, II, 248; Ali el-Muttaki el-Hindi, Kenzul ummal, I, 229)
***
Ömer ibni el-Hattab radıyallahu anh'dan rivayet edildiğine göre; bir gün kendisi Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in Medine'deki mescidine gitti ve Muaz ibni Cebel radıyallahu anh'ın Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in kabri yanından oturup ağladığını gördü. Sonra ona, "Seni ağlatan nedir?" diye sordu. Muaz radıyallahu anh, "Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'den işittiğim bir şey beni ağlatıyor. Ben, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'den şu buyruğu işittim" dedi: "Şüphesiz riyanın azı bile şirktir. Kim Allah'ın bir velisine düşmanlık ederse şüphesiz Allah ile savaşa girmiş olur. Allah Teala'nın itaatkar, takva sahibi ve halktan uzak duran kendi halinde öyle kulları vardır ki Yüce Rabbimiz onları gerçekten sever. Onlar görülmedikleri zaman aranmazlar (ehemmiyet verilmedikleri için, yoklukları kimsenin dikkatini çekmez, halleri kimse tarafından soruşturulmaz), hazır bulundukları zaman da meclislere çağrılmaz ve tanınmazlar. Kalpleri pırıl pırıl hidayet kandilleridir. Her müşkil meselenin ve ağır belanın altından kalkarlar." (İbn Mace, Fiten 16/3989) Hadis-i şerifin son cümlesi, "Her göçük ve harabeden çıkarlar" şeklinde de anlaşılmıştır.
***
Rasulullah şöyle buyurdu:
"Şüphesiz insanlardan Allah'a yakın olanlar vardır!" Ashab-ı kiram, "Ey Allah'ın Rasulü! Onlar kimlerdir?" diye sordular. Rasulullah (sas), "Onlar; Kur'an ehli (ehlü'l-Kur'an), Allah ehli (ehlullah)ve Allah'ın has kulları (hâssatühü) dır" cevabını verdi. (İbn Mace, Mukaddime 16/215. Kütüb-i Sitte, XVI, 541, hadis nu: 6046)
***
Bir gün Rasulullah (sas), "Dikkat edin! Size en hayırlınızı bildireyim mi?" diye sordu. Ashab-ı kiram, "Evet bildiriniz ey Allah'ın Rasulü" dediler. Peygamber Efendimiz, "Sizin en hayırlılarınız, görüldükleri zaman Allah'ı hatırlatan kimselerdir" buyurdu. (İbn Mace, Zühd 4; Ahmed, VI, 409)
***
Rasulullah bir defasında, "İnsanlar arasında Allah'ın zikrinin anahtarları vardır. İnsanlar onları gördüğünde hemen Allah hatırlarına gelir" buyurmuştur. (Heysemi, X, 78)
***
Bir gün ashab-ı kiram, "Allah'ın veli kulları kimlerdir?" diye sorduklarında, Rasulullah (sas), "Onlar, yüzlerine bakıldığında Allah azze ve celle'yi hatırlatan kimselerdir" (ellezîne izâ rusû zukirallahu azze ve celle) buyurdu. (Heysemi, X, 78; İbn Mace, Zühd 4)